İçerik dağıtım ağları ( CDN ), içerik dağıtımından sorumlu Internet'in şeffaf omurgasıdır. Bizi tanıyıp bilmesek de, her birimiz günlük olarak CDN'ler ile etkileşimde bulunuyoruz; haber sitelerinde makaleler okurken, çevrimiçi alışveriş yaparken, YouTube videolarını izlerken veya sosyal medya beslemelerini kullanırken.

Ne yaparsanız yapın, ne tür içerikler tüketirseniz yapın, her metin karakterinin, her görüntü pikseli ve PC'nize ve mobil tarayıcınıza iletilen her film çerçevesinin arkasındaki CDN'leri bulma şansınız vardır.

CDN'lerin neden bu kadar yaygın kullanıldığını anlamak için öncelikle çözmek için tasarladıkları sorunu tanımanız gerekir. Gecikme olarak bilinen bu, içeriğinin gerçekte ekranda belirdiği anda bir web sayfası yüklemek istediğiniz andan itibaren meydana gelen can sıkıcı bir gecikmedir.

Bu gecikme aralığı, belirli bir web sayfasına özgü olan bir dizi faktörden etkilenir. Ancak, tüm durumlarda, gecikme süresi sizin ve bu web sitesinin barındırma sunucusu arasındaki fiziksel mesafeden etkilenir. Bir CDN'nin misyonu, bu fiziksel mesafeyi sanal olarak kısaltmaktır; buradaki amaç, site oluşturma hızını ve performansını iyileştirmektir.

Peki CDN Nasıl Çalışır?

Ziyaretçiler ile web sitenizin sunucusu arasındaki mesafeyi en aza indirgemek için bir CDN, içeriğinin önbelleğe alınmış bir versiyonunu birden fazla coğrafi konumda (diğer bir deyişle, bulunma noktaları veya PoP) saklar. Her bir PoP, yakın çevresine ziyaretçilere içerik dağıtımı yapmaktan sorumlu bir dizi önbellek sunucusu içerir.

Özünde CDN, içeriğinizi birçok yerde bir araya getirir ve kullanıcılarınıza daha iyi bir kapsam sağlar. Örneğin, Londra’daki bir kişi ABD’de barındırılan web sitenize eriştiğinde, yerel bir İngiliz PoP’u üzerinden erişilir.

CDN kısaca nasıl çalışır. Elbette, içerik dağıtım ağlarının iç işleyişini açıklamak için bir rehbere ihtiyacımız olduğunu düşündüğümüzden, tavşan deliği daha da derine iner.

Daha fazlasını öğrenmek için okumaya devam edin!