HADİ GELİN BİR YOLCULUĞA ÇIKALIM SİZİNLE: GECENİN SONUNA DOĞRU BİR YOLCULUK
Bu yolculuğa ne zaman atıldığımı ben de bilmiyorum. Nereden geldi bu yolculuk, nereden esti, nereye gidiyor onu da bilmiyorum. Ama madem ben çıktım bu yolculuğa siz de gelin o zaman. Gelin de Bardamu’yu bir de benden dinleyin. Onun cümlelerini okuyalım beraber, onu hissetmeye, onu anlamaya çalışalım bir kez daha.
Bardamu benim için çok özel bir karakter. Gerçek olsaydı, bir kurgudan ibaret olmasaydı kesinlikle onunla tanışmak için, onunla konuşmak için elimden gelen her şeyi yapardım. Gittiği hiçbir yerde sıradan bir insandan ötesi olamayan ama aynı zamanda düşünceleriyle herkesten farklı olan biri Bardamu. Hiçbir yerde sabit bir yaşam, kurulu bir düzeni olmayan Bardamu’nun hayatına girenler, çıkanlar, başından bir türlü ayrılmayan musibetler, yalnızlığı, hayalperestliği, sürekli gitme isteği hem onu bambaşka biri yapıyor hem de bana daha da yaklaştırıyor. Ben hayatımda onun kadar korkak ve bir o kadar da cesur kimseyi görmedim. Onu yani Baradamu’yu tanımak, onu okumak hayatımdaki en güzel deneyimlerden biri olabilir. Söylenecek çok söz var aslında Bardamu hakkında ama ben en iyisi Louis Ferdinand Celine’in kaleminin mükemmelliğine, hiç yoktan böylesine mükemmel kurgu çıkarmasına ve Yiğit Bener’in muhteşem cevirisine çok kısa değinip övgüler yağdırmakla vakit harcarken sizinle onu yalnız bırakayım, onun cümleleriyle baş başa bırakayım sizi.
“İş bu hale gelince, yapacak bir şey kalmaz, en iyisi s*kt*r olup gitmek, diyordum, ne de olsa, kendi kendime…”
“Asıl korkulması gereken insanlardır, sadece onlar, daima.”
“İnsanda düş gücü yoksa, ölmek fazla dert değildir, ama varsa da, o zaman ölüm fazlasıyla derttir.”
“Her alanda, asıl yenilgi, unutmaktır, özellikle de sizi neyin gebertmiş olduğunu unutmak, insanların ne derece hırt olduklarını asla anlayamadan gebermektir.”
“Kendi ölümsüzlüğüne değinmek, solucanlara söylev çekmeye benzer.”
“Hepimiz için söz konusu olan, özünde bir saat daha yaşamaktı, üstelik, her şeyin cinayete indirgendiği bir dünyada, tek bir saat bile başlı başına bir olguydu.”
“Diyorum ki, kazandığın her gün kâr hanene yazılmış bir gündür.”
“Mazide kalmış biçimler arasında el yordamıyla ilerlerken kaybolabiliyor insan. İnsanın geçmişinde artık kımıldamayan ne de çok nesne, ne de çok kişi var öyle, ürkütücü. Zamanın mahzenlerinde yitirilmiş canlılar ölülerle birlikte öyle uyumla uyuyorlar ki daha şimdiden aynı gölge örtüyor gibi onları.
Yaşlandıkça insan kimi uyandıracağını karıştırıyor, canlıları mı ölüleri mi?”
“İnsanlara güvenmek demek kendini azıcık öldürmekle eşdeğerdir.”
“Adeta boş bir insan olmaktan hep ürkmüşümdür, yani var olmak için ciddi hiçbir nedenimin olmamasından.”
“İnsan günün birinde çatlamayı işte böyle beceriyor. Amin! Günün birinde içteki hareket dıştakiyle birleştiğinde ve tüm düşünceleriniz etrafa saçılıp nihayet yıldızlarla eğlenmeye gittiklerinde.”
“… kollarını o karanlığın içinden uzatabildiği kadar uzatıyordu, sanki dibine değebilmek istercesine.”
“Bu gidişle kala kala yalnızca zararsız, acınası, çaptan düşmüş insanlar ve nesneler kalacaktı geçmişimizin dört ir tarafında, yalnızca artık sesi soluğu kesilmiş hatalar.”
“Bu durumda gecenin içindeki yolculuğunuzu tek başınıza sürdürmekten başka çare de kalmıyor. Gerçek yol arkadaşlarımızı yitirmişiz. Üstelik henüz iş işten geçmeden, doğru soruyu, esas soruyu da soramamışız onlara. Onların yanındayken bilememişiz. Yitik insan. Zaten her zaman geç kalmaz mıyız? Bütün bnlar artık beş para etmeyen son pişmanlıklardır.”
“Boşuna debelenmeyin, beklemeniz yeterlidir, nasıl olsa her şey sokakta sıfırı tüketmeyecek mi? Aslında tek anlamlı şey de odur. Başka söze ne hacet. O bizi bekliyor. Eninde sonunda, bir karar verip ineceğiz sokağa, aramızdan yalnızca biri, ikisi, üçü değil, topumuz. Öyle dikilmiş önünde mırın kırın ediyoruz, ama korkunun ecele faydası yok.”
Ben okuduğum her kitapta kendimden izler bulduğum her şeyin altını çizerim, bazen bu paragraflarca bazen de tek bir kelime olur. Bütün bu okuduğunuz cümleler ve daha nicesi kitabı okurken elimden bırakmadığım kalemimin sadece bi’kaç izi.
Okuyan herkesin kendinden bi’şeyler bulabileceğine inandığım ve her seferinde elime alıp altını çizdiğim cümleleri tekrar tekrar okumaktan kendimi alıkoyamadığım kitabım…
Henüz Yorum Yapılmamış, İlk Yorumu Siz Yapın